16 Şubat 2009 Pazartesi

DİKKAT, AYI!


90’ların sonunda İngilizce orijinalini okumuştum, Belkıs Dişbudak Çorakçı’nın çevirisi “Ayı Eve DönüyorAksoy Yayıncılık tarafından 2001’de yayınlanmış. Yazarı, 1946 doğumlu New York sakini, müzisyen (caz davulcusu) ve müzik eleştirmeni Rafi Zabor (1977’den beri meşhur “Musician” dergisinde).

Bu şaşırtıcı roman New York’un göbeğinde bir ayı oynatıcı ve ayısının sokak performansıyla açılıyor. Ayı bizim çok aşina olduğumuz “hamamda kızlar nasıl bayılır?” türünden numaralar yapıyor, sonra da ağzında tuttuğu şapkayla bahşiş topluyor. Siz, “New York’ta böyle bir şey var mı yahu?” derken, mesai bitiyor, ayı ve sahibi evlerine dönüyor. İçeri girerken ayı burnundaki halkayı çıkarıp bir kenara fırlatıyor, sahibi ise mutfağa girip buzdolabını açıyor. Ayı yorgun bir halde kendini koltuğa atarken, ayıcı mutfaktan sesleniyor, “bir bira içer misin?” Ayı, “evet, ver bir tane” diyor.

Yani ayı konuşuyor. Okudukça anlıyoruz ki, konuşmakla da kalmıyor, çok akıllı uslu laflar ediyor ayı. Ortalama New Yorklu bir entelektüel ayımız! Bununla da kalmıyor, ayı müthiş saksafon çalıyor!

Nitekim gecenin geç saatlerinde ikili çıkıp, kapanmakta olan caz kulüplerini dolaşıyorlar. Koca ayı yeterince ürkütücü, ama bir de konuştuğu duyulursa insanlar kalp krizi geçirebiliyor; zaten ayının üstün özelliklerini gizli tutmak gerekiyor. Ama müşteriler gittikten sonra hala kulüpte takılan usta cazcılar nedense ayının ayılığından hiç etkilenmiyor, sanki onun ayı olduğunun farkında değiller. “Benim ayı altocu, sizinle jam yapmak istiyor” deyince, cevap, “çalabiliyorsa buyursun.” Rafi Zabor, keyifli bir biçimde, tanınmış cazcı isimleri kullanmış kitapta. Ayımız sıklıkla Lester Bowie, Ornette Coleman, Billy Hart ve Charlie Haden gibi isimlerle düşüp kalkıyor. Stüdyoya girip,"Blues in Ursa Minor" adlı bir albüm kaydediyor.

Zabor’un 1979’da İstanbul’da şahit olduğu bir Çingene/ayı performansından aldığı esinle Konya’da yazdığı, her bölümü Rumi’den birkaç satırla açılan bu Pen/Faulkner ödüllü öykü, bu derin ve düşünceli, hassas ruhlu ayının kökenleri ve gelişimini, müzik ve aşk yaşamını, kent ile doğa arasında gidip-gelmelerini anlatıyor. Âşık olduğu kadınla (insan) birkaç sayfa süren bir sevişme tasvirinin tuhaflığından, kendisini reddedilmiş hissedince evin bodrumunda kış uykusuna yatmaya karar vermesindeki şirinliğe kadar çok eğlenceli öğeler taşıyor.